4 Yüz, beşinci klibini "Ne Senle, Ne Sensiz"e çekti. Konserlerine devam eden grup bir de ikinci albüm çalışmalarına başladı. Grup üyeleri, bu yoğun çalışma temposunda, kendilerine vakit ayıramasalar da hallerinden şikayetçi değiller.
4 Yüz son zamanlarda neler yapıyor?
Durmadık, beşinci klibimizi de "Ne Senle Ne Sensiz" adlı parçamıza çektik. Bu sefer animasyon kullanmadık. Süleyman Yüksel çekti yine... Daha duru ve sade bir klip istedik, öyle de oldu. İlk defa yorulmadan bir klibi tamamladık.
Albümün yarısına klip çektiniz zaten, devamı gelecek mi?
Açıkçası Süleyman Yüksel’le çalıştığımız sürece bütün şarkılara klip çekebiliriz.
Başlarda fanlarınız, Günnur ve Didem’i kıskanıyordu. Hálá devam ediyor mu bu durum?
Yok, artık bizim sadece dost olduğumuzu anladılar. Birçok hayranımızla konuşuyoruz sitemizden ve onların sorularına cevap veriyoruz.
En çok neyi merak ediyor hayranlarınız?
Şu sıralar en çok konuşulan, Eurovision’a katılıp katılmayacağımız... Biz konuya çok sıcak bakıyoruz. Bir de bizi çok düşünüyorlar. Mesela bazıları 12 yaşında olmalarına rağmen, "Sıkı giyinin, hasta olmayın" diyor. Bir anne gibi sahipleniyorlar bizi... Bu çok güzel bir duygu. Hatta anneler gününde annelerimize mesaj atıyorlar, doğum günlerimizde inanılmaz çalışmalar yapıyorlar. Daha yeni bir grup olmamıza rağmen hemen benimsediler. Kıyaslamalar ve önyargılar da ortadan kalktı. Artık bizim neyi, nasıl yaptığımızı biliyorlar.
Aklınızda kalan, size göre en iyi konseriniz hangisiydi?
Kıbrıs’ta verdiğimiz konser... Engelliler yararına bir konserdi bu. Hatta şöyle söyleyelim, konserden elde edilen gelirin tamamı Spastik Gençler için yapılan bir rehabilitasyon merkezine bağışlandı. 1500 kişilik bir salon olmasına rağmen 3000 kişi vardı ve hep bir ağızdan söyledik şarkılarımızı...
Sahnede dans edip şarkı söylemek zor değil mi? Playback mi yapıyorsunuz?
Hayır. Dans performanslarımızın üstüne canlı okuyoruz biz sahnemizde... Bunun için de çok çalışıyoruz.
Albüm çıktığı zaman kendinize vakit ayıramaz hale gelmiştiniz, şimdi bu koşturmacaya bir de konserler eklendi. Nasıl başa çıkıyorsunuz?
ÆGünnur: Otomatiğe bağladık.
ÆDidem: Tek okullu olan benim ve sınavlarım olduğu zaman çok zorlanıyorum. Bir de benim okuduğum bölüm gereği sürekli çizim yapmam ve yaratıcılığımı göstermem gerekiyor. Benim açımdan bu zorluk var.
ÆOnur: Biz alıştık bu yoğun tempoya, ama genelde Didem’i bekliyoruz. Mesela okumalarımız varsa, biz yapıyoruz, Didem okuldan sonra gelip devam ediyor. Böylece dengeliyoruz.
Æİlkay: Daha zorlanacağımız, yoğun olacağımız günler de gelecek aslında...
Ne gibi bir dönem bu?
İkinci albüme hazırlanıyoruz, yurtdışı konserlerimiz var. Bunların hepsi birleştiği zaman çok daha yoğun bir dönem olacak. Ama sonuçta işimiz bu ve severek yaptığımız bir iş...
4 Yüz son zamanlarda neler yapıyor?
Durmadık, beşinci klibimizi de "Ne Senle Ne Sensiz" adlı parçamıza çektik. Bu sefer animasyon kullanmadık. Süleyman Yüksel çekti yine... Daha duru ve sade bir klip istedik, öyle de oldu. İlk defa yorulmadan bir klibi tamamladık.
Albümün yarısına klip çektiniz zaten, devamı gelecek mi?
Açıkçası Süleyman Yüksel’le çalıştığımız sürece bütün şarkılara klip çekebiliriz.
Başlarda fanlarınız, Günnur ve Didem’i kıskanıyordu. Hálá devam ediyor mu bu durum?
Yok, artık bizim sadece dost olduğumuzu anladılar. Birçok hayranımızla konuşuyoruz sitemizden ve onların sorularına cevap veriyoruz.
En çok neyi merak ediyor hayranlarınız?
Şu sıralar en çok konuşulan, Eurovision’a katılıp katılmayacağımız... Biz konuya çok sıcak bakıyoruz. Bir de bizi çok düşünüyorlar. Mesela bazıları 12 yaşında olmalarına rağmen, "Sıkı giyinin, hasta olmayın" diyor. Bir anne gibi sahipleniyorlar bizi... Bu çok güzel bir duygu. Hatta anneler gününde annelerimize mesaj atıyorlar, doğum günlerimizde inanılmaz çalışmalar yapıyorlar. Daha yeni bir grup olmamıza rağmen hemen benimsediler. Kıyaslamalar ve önyargılar da ortadan kalktı. Artık bizim neyi, nasıl yaptığımızı biliyorlar.
Aklınızda kalan, size göre en iyi konseriniz hangisiydi?
Kıbrıs’ta verdiğimiz konser... Engelliler yararına bir konserdi bu. Hatta şöyle söyleyelim, konserden elde edilen gelirin tamamı Spastik Gençler için yapılan bir rehabilitasyon merkezine bağışlandı. 1500 kişilik bir salon olmasına rağmen 3000 kişi vardı ve hep bir ağızdan söyledik şarkılarımızı...
Sahnede dans edip şarkı söylemek zor değil mi? Playback mi yapıyorsunuz?
Hayır. Dans performanslarımızın üstüne canlı okuyoruz biz sahnemizde... Bunun için de çok çalışıyoruz.
Albüm çıktığı zaman kendinize vakit ayıramaz hale gelmiştiniz, şimdi bu koşturmacaya bir de konserler eklendi. Nasıl başa çıkıyorsunuz?
ÆGünnur: Otomatiğe bağladık.
ÆDidem: Tek okullu olan benim ve sınavlarım olduğu zaman çok zorlanıyorum. Bir de benim okuduğum bölüm gereği sürekli çizim yapmam ve yaratıcılığımı göstermem gerekiyor. Benim açımdan bu zorluk var.
ÆOnur: Biz alıştık bu yoğun tempoya, ama genelde Didem’i bekliyoruz. Mesela okumalarımız varsa, biz yapıyoruz, Didem okuldan sonra gelip devam ediyor. Böylece dengeliyoruz.
Æİlkay: Daha zorlanacağımız, yoğun olacağımız günler de gelecek aslında...
Ne gibi bir dönem bu?
İkinci albüme hazırlanıyoruz, yurtdışı konserlerimiz var. Bunların hepsi birleştiği zaman çok daha yoğun bir dönem olacak. Ama sonuçta işimiz bu ve severek yaptığımız bir iş...
4 yüzayrılmaz hepsi ayrılr
YanıtlaSil