16 Mart 2010 Salı

Grup Hepsi Dört kişi yatıp üç kişi uyandık Haberi



“Geri Dönüşüm” fikri kimden çıktı?                

- Eren: Menajerlerimizin fikriydi. Çevreci bir sosyal sorumluluk projesi gibi düşündük bunu. Ayrıca bir anlamda biz de yenilendik. Dörttük, üç geldik.
   
Sosyal sorumluluk projesine nasıl çevireceksiniz bu işi?              

- Cemre: Keşke tek başımıza yapabilsek o işi ama mümkün değil. Böyle bir konsepte derneklerin de sahip çıkması gerek. Duyarlılık istiyoruz.  

- Eren: Ben çevre polisi olmak istiyorum. Öndeki arabadan yola bir şey atıldığında, aracın yolunu kesip o kişiye “Bir daha bunu yapmayacaksın” diye kızabiliyorum mesela...    

- Yasemin: Bunu ben de yapıyorum. Orman yolunda adam bira şişesini ağaçların arasına fırlatabiliyor, düşünsenize... O şişe bir gün size de, bana da gelebilir yani...

Son bir yılı tamamen albüm hazırlıklarıyla mı geçirdiniz?

- Eren: Sadece son beş ayımız albümle geçti aslında. Onun öncesinde bir şirket değişikliği yaşadık.

BEYAZ BİZİ İLTİHAN ETTİ

Albümle birlikte sınırlı sayıda dergi de çıkardınız. Bu kimin fikriydi peki?


- Cemre: Bir gün annemle telefonda konuşuyorduk. Biz asıl dergi yapmalıyız dedik. Hemen yapımcımızı aradık, çok kısa sürede albümü bu şekilde çıkarma kararını aldık. Herkes fikre bir anda ısındı.

Üç editör nasıl hazırladınız bu dergiyi?

- Eren: Oturup röportaj yapılacak kişileri belirledik, aramızda paylaştık. Fotoğrafları yine kendimiz çektik. Ciddi bir ekip çalışması oldu.

- Yasemin: Hakikaten dışarıdan hiçbir müdahale yok.

Dergi de Beyazıt Öztürk’ün sizinle yaptığı bir söyleşiye de yer vermişsiniz...

- Cemre: Evet, bizimle sohbet etmek istedi çünkü küçüklüğümüzden bu yana hepimizi tanıyor.

- Eren: Başta “Muhabbet edelim” demişti ama bir anlamda ne yönde değiştiğimiz ya da geliştiğimiz konusunda bizi imtihan ettiği de söylenebilir.

Derginin devamı gelecek mi?

- Yasemin: ınternet sitemize bir anket koyduk. Sevenlerimiz o siteyi ziyaret edip fikirlerini belirtsin ki biz de derginin gidişatını belirleyelim.
- Eren: Bazı dergiler var ya iki-üç ayda bir çıkıyor; belki öyle bir dergi haline gelir.

ARTIK ÇOCUK DEĞİLİZ   

Bu albümde şarkı sözleri artık sadece çocuklara yönelik değil, daha geniş kitlelere hitap edecek nitelikte... Bu bilinçli bir tercih miydi?


- Eren: Bu albümde şarkı sözleri bizim için çok önemliydi. Sound da önemliydi tabii ama daha çok sözlere odaklandık.

- Yasemin: şunun altını çizelim; biz artık çocuk değiliz. Ve bu albümde, herkesin dinlerken kendinden bir şeyler bulabileceği sözler olmasına özen gösterdik.

Hayranlarınızın çoğu çocuk olduğu için, bazı şarkıları geri çevirmek zorunda kaldınız mı?

- Yasemin: Evet ama bunun nedeni sözlerin bize de ağır gelmiş olmasıydı. Bazıları ise önceki albümlerde olsa severek okuyacağımız ama bu albüme koymak istemeyeceğimiz sözlerdi.
     
- Cemre: Çok basit sözler kullanamayız artık, çünkü beş seneyi deviren bir grubuz. Birçok hayranımız artık ya üniversiteye gidiyor ya da mezun oldu. Onları kaçırmamamız lazımdı.

Dans çalışmalarınız devam ediyor değil mi?
- Yasemin: O hiç kesintiye uğramadı. Koreografımız Sanem Demirkaya ile özellikle bu aralar çok çalışıyoruz. Çünkü bahar aylarında konserlerimiz başlayacak.

BİLİNÇALTINDA GÜLÇİN’E KIRGINIZ

Yapmak istediğiniz bir müzikal vardı, o ne durumda?

- Eren: Vazgeçmedik, şu an oluşum aşamasında. Skeçler yazılıyor.

Üç kızın birlikteliği nasıl gidiyor?

- Cemre: Gayet iyi... Zaman içinde birbirini kırmamaya daha da dikkat etmeye başlıyorsunuz zaten... ılginçtir; bir gün dört kişi birlikte yattık, sabah kalkıp bir kalktık ki üç kişiyiz.

Editör yazılarınızda hepiniz Gülçin’e kırgınlığınızı ifade etmişsiniz bir anlamda...

- Yasemin: Hepimiz ister istemez yazdık. Bilinçaltı çünkü.

- Eren: Hayatın çeşitli darbeleri var. Herkes hayatında çok yakın bir dostunu kaybedebilir. Biz de öyle bir olay yaşadık. Üzerine çok da konuşmak istemiyoruz. Hayatın bu yönünü çok sert bir şekilde öğrenmiş olduk.

KOSTÜMLERİMİZDE KURULAMA BEZİ, PASPAS VE SOBA BORUSU KULLANDIK

Albüm konsepti fotoğraf çalışmasıyla desteklendi. O fotoğrafta gördüğüm paspas ve el bezi mi gerçekten?


- Yasemin: Kurulama bezi, paspas, mandallar, pasta altlıkları, alüminyum folyo, soba borusu, bulaşık teli, metal sütlaç kapları... Hepsini aksesuvara çevirdik.

- Eren: Styling’imiz Ceyda Balaban imzalı, kendisi onlardan bana şapka yaptı. Bazı fotoğraflarımızda da peluş hayvanlardan yeleğimiz, kulaklıklarımız var. Gerçek kürk kullanmak yerine oyuncak tavşanlardan yelek, oyuncak kaplandan şal yaptık. Omuzlarımıza taktığımız yarasalarımız da var.

“ASLA AYRILMAYIZ” DİYEREK BÜYÜK KONUŞMUŞUZ

Hepsi kızları hiç mi solo iş yapmayacak?


- Yasemin: şu an hiçbirimizin öyle bir düşüncesi yok. Müzik dışında tek tek bir şeyler yapabiliriz ama...

- Cemre: Oyunculuk mesela... Eren bir dizide köylü kızını oynarsa, bu gruptan bağımsız bir durumdur. Eren’i alan Hepsi’ni de alır gibi bir durum yok. Meltem Cumbul, Mimar Sinan’da Eric Morris tekniğiyle oyunculuk dersleri vermeye başlamış. Ondan ders almayı çok isterim ben. ünkü bu alanda kendimi geliştirmek istiyorum. Gerçi biz bunu söyleyince de “Hepsi’yi oyunculuk ayıracak” demeye başladılar. MFÖ üyeleri de yıllardır farklı işler de yapıyorlar, ayrılıyorlar mı?

Siz çıktığınızda herkes “Dağılır bu grup” demişti...

- Eren: Her çıkan grup için bu söylenir bu. Ama biz de “Hiçbir zaman ayrılmayız” diyerek büyük konuşmuşuz. Ne de olsa hepimiz çocukluk arkadaşıyız, arkadaşını kaybedebileceğini nasıl düşünürsün ki. Neyse... Biz sahnede bu işi kalabalık olarak yapmaktan mutluyuz. Tek başımıza sahneye çıkmak gibi bir egomuz yok.

- Cemre: Benim konsantre problemim var. Sahnede çoğu zaman kopuyorum, boşluğa bakmaya başlıyorum. Kızlar beni geri getiriyor. Zor olan grup olmak, tek tek şarkı söylemek bizi tatmin etmez. Biz üç kardeş gibiyiz ve üçümüz birbirimize yetiyoruz.



http://www.hurriyet.com.tr/magazin/magazinhatti/14112617.asp?gid=373

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum Yaptğınız için Teşekürler